Türkiye'nin BRICS'e Katılımı: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı?

Herkese merhabalaaaar, bugün farklı bir konuyla karşınıza çıktığımın farkındayım. Aldığım yeni kararla blog yazılarımda daha çeşitli konulara değineceğim. Ayrıca daha düzenli (biraz tembellik yaptığımı farkettim) ve sık bir şekilde yayın paylaşacağım haberini vermek isterim. Hadi hemen konuya girelim çünkü bu konuda biraz sorularım var sizinle birlikte düşünmek bana da iyi gelecektir. Tamam tamam sözü çok uzattım başlıyorum. Resmi tarih kesin olmamakla birlikte   Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov 4 Eylül 2024 tarihinde bir açıklama yaparak Türkiye’nin BRICS’e başvuru yaptığını kesinleştirdi. Bu başvuruyu incelemeden önce Biraz BRICS’e bakalım.   

BRICS 2006 Haziran’ında ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin hakimiyetine direnç göstermek, bir başka alternatif daha kurmak ve direnç gösteren ülkelere uluslararası alanda daha fazla temsil ve söz hakkı verilmesi amacıyla çıkmıştır. İlk çıktığında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in bir araya gelmesiyle kurulan BRIC 2010’da Güney Afrika’nın da katılımı ile BRICS adını almıştır. Bu yıl ise Mısır, Etiyopya, İran ve BAE’nin katılımıyla organizasyon 10 üye ülkeye ulaşmış ve çok uluslu bir yapı haline gelmeye başlamıştır.   

Burada BRICS’in küresel rolüne baktığımızda yadsınamayacak bir güç görüyoruz çünkü üye ve kurucu ülkelerin dünya ticaretlerindeki paylarının artması ve doğrudan sermaye yatırımları için cazip merkezler haline gelmeleri de küresel ekonomik dinamikleri yeniden şekillendireceğini rahatça göstermektedir. Özellikle Çin ve Hindistan'ın ekonomik büyüklüğü, bu grubun uluslararası ticaretteki etkisini gözle görülür şekilde artırmıştır. Bu ülkelerin uluslararası ticaret ağlarına ve lojistik altyapılarına yaptıkları yatırımlar, küresel ticaretin gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır.  

Aynı zamanda, BRICS ülkeleri doğrudan yabancı sermaye yatırımları açısından da büyük bir çekim merkezi olmuştur. Bu ülkeler, sundukları ekonomik fırsatlar, büyüyen pazarlar ve yatırım teşvikleri ile yabancı yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Çin’in "Kuşak ve Yol" inisiyatifi, altyapı yatırımlarını ve ticaret yollarını güçlendirmiş, bu da bölgesel ve küresel düzeyde yatırım akışlarını artırmıştır. Hindistan’ın teknolojik yenilikleri ve Brezilya’nın doğal kaynakları da yabancı yatırımcılar için cazip fırsatlar sunmaktadır. BRICS ülkelerinin ekonomik dinamizmi ve stratejik yatırımları, küresel ekonomik düzenin evriminde kilit bir rol oynamaktadır. Bu ülkeler, sadece ekonomik büyüklükleriyle değil, aynı zamanda uluslararası işbirlikleriyle de öne çıkmaktadır.  

Peki bu organizasyona Türkiye neden başvuru yaptı? Batı bloğunun karşısında mı yer almak istedi? Bunu neden istedi? Kendisini uluslararası arenada temsil edemediğini mi düşündü? Ve en önemlisi bu haber bu çok önemli haber Türkiye’de neden çok fazla duyurulmadı? Meclise neden sorulmadı? Bu soruların cevaplarına bakarken aslında başvurunun arka planını inlemiş olacağız. Türkiye'nin BRICS üyeliği başvurusu, ülkenin dış politikasında önemli bir dönüm noktası olabilir.  Üyelik, Türkiye'nin küresel güç dengeleri içindeki rolünü pekiştirebilir ve uluslararası arenada daha güçlü bir oyuncu haline gelmesini sağlayabilir. Ayrıca, BRICS ülkeleri ile kurulacak derin ilişkiler, Türkiye'nin Batı ile olan ilişkilerini yeniden şekillendirebilir ve uluslararası alanda yeni ittifaklar ve işbirlikleri oluşturma potansiyelini artırabilir. Hatta batı tarafından eksen kayması olarak anlaşılması kaçınılmaz olacaktır. Elbette bu da Batı ile gerginlikleri kaçınılmaz kılacaktır.    

BRICS'in kurucu ülkeleri, ekonomik ve politik olarak güçlü ve birbirine bağlı ülkelerden oluşmaktadır. Türkiye'nin bu gruba katılımı, BRICS'in ekonomik ve stratejik dinamikleri üzerinde ne derece uyum sağlayabilir? Türkiye'nin ekonomik yapısı ve politik öncelikleri, BRICS ülkeleriyle yeterince örtüşmeyebilir. Türkiye'nin BRICS üyeliği, bu grubun içindeki mevcut dengeleri ve stratejik hedefleri etkileyebilir. Ayrıca, Türkiye'nin BRICS üyeliği, grubun stratejik hedefleri ve politik vizyonuyla ne kadar uyum sağlayabilir? Elbette başvuru sonucu açıklanmadı ancak ben olumlu sonuçlanacağını düşünüyorum ve burada bir çok endişe ortaya çıkıyor. Çünkü bu her masada olmak değil bir tarafa ağırlık ve taraf olma sonucunu ortaya çıkartmak zorunda olacaktır.   

Türkiye'nin BRICS'e katılması, Batı ile olan ilişkilerde potansiyel gerginliklere yol açabilir. BRICS ülkelerinin bazıları, Batı'nın ekonomik ve siyasi etkisine karşı çıkan politikalar benimsemekte. Türkiye'nin bu gruba katılması, Batı ile ilişkilerde daha da derinleşen bir uyumsuzluğa neden olabilir. Özellikle NATO ve Avrupa Birliği ile olan bağlar, Türkiye'nin BRICS üyeliği nedeniyle zarar görebilir. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinde dengeyi sağlama konusunda zorluklar yaşamasına neden olabilir. Ayrıca, BRICS ülkelerinin sunduğu ekonomik fırsatlar cazip olabilir, ancak bu fırsatlar aynı zamanda riskleri de beraberinde getirebilir. Türkiye'nin BRICS'e katılması, ülkenin ekonomik stratejilerini yeniden şekillendirmeye zorlayabilir. Ayrıca, BRICS ülkelerinin ekonomik krizler ve iç sorunlar yaşaması, Türkiye'nin ekonomik hedeflerini ve yatırımlarını olumsuz etkileyebilir. Türkiye'nin bu gruba üyeliği, ekonominin uluslararası düzeydeki belirsizliklere karşı ne kadar dayanıklı olduğunu test edebilir.  

Sonuç olarak, Türkiye'nin BRICS üyeliği başvurusu, ülkenin uluslararası arenadaki rolünü yeniden tanımlayabilir. Ancak, bu başvurunun potansiyel riskleri ve stratejik uyumsuzlukları dikkatle değerlendirilmelidir. Türkiye'nin bu adımı, uluslararası ilişkiler ve küresel ekonomi üzerindeki etkileri açısından derinlemesine bir analiz gerektirmektedir. Ayrıca ben bu konunun başvuru öncesinde Türkiye genelinde bir tartışma konusu olması gerektiğini ve bu kadar önemli bir kararın öncesinde net bir şekilde devlet yetkililerinden açıklama gelmesinin gerektiğini düşünenlerdenim. Sizce bir gün dolarsız bir sabaha uyanır mıyız?  

Şimdilik hoşça kalın!