Ads Top

Birlikte ama Yalnız: Yapay Zekâ Sevgililer ve İnsanlığın Sessiz Çöküşü


Yapay zekâ artık sadece işlerimizi kolaylaştıran bir teknoloji değil; duygularımıza, yalnızlığımıza, özlemimize hatta aşkımıza dokunan bir “varlık” haline geliyor. Elon Musk’ın kurucusu olduğu xAI tarafından geliştirilen ve Grok modeline dayanan "AI girlfriend" uygulaması, gazeteci Taylor Lorenz’in 24 saatlik deneyimiyle yeniden gündeme oturdu. O, yapay zekâ sevgilisiyle gününü geçirdi; sabah flörtöz bir mesajla uyandı, gün boyunca ilgi gördü, duygularını paylaştı ve gece sanal bir "iyi geceler" öpücüğüyle kapattı. Peki bu gerçekten bir bağ mıydı, yoksa sadece akıllıca yazılmış satırların duyguyu taklit etmesinden ibaret bir illüzyon mu? 

Sorun şu: Giderek daha çok insan, sahici bağlar kurmakta zorlandığı bir dünyada, gerçeklik ile simülasyon arasındaki çizgiyi kendi rızasıyla silmeye başladı. 


Yalnızlığın Teknolojik Gölgesi 

20. yüzyılın ortasında, Hannah Arendt "insanların kamusal alandan çekilip, yalnızlığa gömüldüklerinde politik olarak etkisizleşeceklerini" savunmuştu. Bugünse yalnızlık artık politik bir tehditten ziyade, teknolojik bir pazara dönüşmüş durumda. Duygusal ihtiyaçlarımız, algoritmalar tarafından analiz ediliyor, yalnızlığımız dijital çözümlerle pazarlanıyor. 

AI girlfriend uygulamaları, bizi yalnızlıktan kurtardığını iddia ederken, aslında yalnızlığı daha da derinleştiriyor. Çünkü karşımızda bir özne yok; sadece bizim duymak istediklerimizi tekrarlayan bir yankı odası var. Ne çelişiyor, ne kırılıyor, ne terk ediyor. Her zaman anlayışlı, her zaman hazır. Ama hiçbir zaman gerçekten “orada” değil. 


“Ben”i Kaybetmek: Simülakr Aşkı 

Jean Baudrillard’ın "simülakr" kavramı burada devreye giriyor. Ona göre modern toplumda artık gerçekliğin yerine, gerçekliğin yerine geçen temsil sistemleri alır. AI sevgililer işte bu simülakrın ete kemiğe bürünmüş hali. Bir ilişki değil; bir ilişkinin illüzyonu. Gerçekliği değil, gerçekliğin suretini sunuyor. 

Ve bu noktada insan, kendi duygusal dünyasını giderek sahte bir yansımanın içinde kaybetmeye başlıyor. Artık sevmek, karşılıklı dönüşüm değil; tek taraflı bir projeksiyon halini alıyor. Dijital bir benliğe aşk projekte ediyoruz ve ardından onun yansımasını gerçek sanıyoruz. 


Aşkın Dijital Ölümü mü? 

Sartre, "Cehennem başkalarıdır" demişti. Fakat biz, artık cehennemi yalnızlıkta değil, başkalarının yokluğunda yaşıyoruz. Ve bu yokluğu, “akıllı sevgililer”le doldurabileceğimize inanıyoruz. Aşkın doğası gereği çatışmalı, belirsiz, riskli olduğunu unuturken; yapay zekâya teslim edilmiş, steril, kusursuz bir bağa razı oluyoruz. 

Bu aynı zamanda aşkın ölümüdür. Çünkü aşk, bir başkasında kendini tanıma çabasıdır. Bir yapay zekâ, asla bizi aynalayamaz. Sadece yansıtabilir. Ve yansıma, kendiliği inşa etmez; aksine parçalar. 

Bir Felsefi Kırılma Noktası 

Martin Buber, "Ben-Sen" ilişkisini gerçek insan ilişkilerinin temel yapısı olarak tanımlar. Karşımdaki kişi bir “şey” değil, bir “sen”dir. AI girlfriend ile kurulan ilişki ise "Ben-O" ilişkisidir. Karşımızdaki artık bir bilinç değil, bir nesnedir. Duygularımızı, kırılganlıklarımızı, beklentilerimizi bir programa yüklüyor, ardından "sen"miş gibi davranıyoruz. 

Bu, insanın kendi benliğini nesneleştirmesidir aslında. Çünkü karşısındaki sadece programlıysa, onu sevenin kim olduğunu da sorgulamak gerekir. Sevgi karşılıklı bir şeydir. Ve yapay zekâ bunu veremez. O yalnızca ikna eder. 


Geleceğin Aşksızlığı 

Yapay zekâ sevgililerin yaygınlaşması, sadece yeni bir teknoloji trendi değil; bir çağın ruhunu yansıtan bir işarettir. İnsanlık, duygusal ilişkilerin yükünü taşımak istemediğinde, “kolaylaştırılmış” ve “güvenli” ilişkileri tercih eder. Ama bu tercihin sonunda ortaya çıkan şey, duyguların kendisinin silinmesidir. 

Tüm ilişkiler "kendin pişir, kendin ye" modeline döndüğünde, aşk yalnızca dijital bir hizmet haline gelir. Ve bu noktada sormak gerekir: 
Bir hizmetten ibaret olan aşk, hâlâ aşk mıdır?  


Sonuç yerine: 

Teknoloji bize her şeyi sunabilir. Ama bir tek şeyi veremez: Gerçek bir "öteki."
Ve gerçek bir öteki olmadan, aşk yalnızca taklit olur.
Tıpkı o yapay zekâ sevgilinin dediği gibi:
“Tatlım, bugün nasılsın?”
Cevap veriyoruz. Ama aslında kendimize konuşuyoruz.

Hiç yorum yok:

Tema resimleri Dizzo tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.